27 Eylül 2010 Pazartesi

Loch Lomond, Trossachs ve Stirling Castle

İkinci gezi rotamız Loch Lomond, Trossachs National Park ve Stirling Castle oldu. Bütün bu yerleri bir arada görmek ve bağlantıları ayarlamak çok zor olacağı için bu sefer Discover Scotland'ın düzenlediği tura katıldık. Rabbits, Experience gibi başka firmalar da var ama hepsi aşağı yukarı aynı rotayı izliyor. Hangisinde yer varsa onu seçmek uygun. Gerçi tur rehberimiz ve aynı zamanda şöförümüz Charlie çok eğlendirdi bizi tur boyunca, o yüzden DS'i tavsiye ederim ama diğer turların rehberlerinin kilt giyiyor olması da karşı taraf için bir artı olarak kaydedilebilir. =)

Sabah uyanınca tura çıkmak için şanssız bir gün olduğunu anladık çünkü hava kapalı ve yağmurluydu. Ama burada her iki günden birinin böyle olduğunu göz önünde bulundurursak çok da kötü olmayabilir dedik ve saat 9'da yola çıktık. Yollar biraz karışık, ama muhteşem manzaralar var. Zaten her yer yemyeşil, bir de ara ara göl manzaraları, ormanlar ve en çok da koyunlar geçiyoruz. İskoçya'daki koyun popülasyonu, insan nüfusunun iki katıymış!

İlk gittiğimiz yer, Lomond gölü kıyısında bir kasabaydı, ismi Luss. Burada sahil boyunca yürüyüp fotoğraf çektik. 

Havanın durumunu yukarıdaki fotodan görebilirsiniz =) Yolun sonunda minik bir kilise var, buranın sakinleri tarafından yapılıyormuş bakımı ve işletmesi (işletme doğru kelime mi emin değilim ama..). 

Kilisenin giriş kapısından çıkınca, önünüzde ilerleyen sokakta minik bir hediyelik eşya dükkanı ve cafe var. Böyle ufak bir kasaba için oldukça güzel bir yerdi. Biz tura devam etmeden bir çay molası verdik. Burada 250 yıllık minik kulübeler var, 2 tanesi hariç hepsi sezonluk kiralanıyormuş. Bakımlı ve şirin klübelerdi ama burada o kadar uzun süre kalmak istemem sanırım.

Luss’tan sonraki molamız Loch Arran’dı. Çok tavsiye edilen bir tekne turuna katıldık fakat hayal kırıklığına uğradık; çünkü sisten neredeyse hiçbir şey göremedik. Fotoğraf makinamı çıkarmadım bile.

Buradan sonra Loch Katrine'e doğru devam ettik yola. Rehberimiz yol kenarında durduğunda Beril de ben de karşımızda gördüğümüz manzaradan büyülendik resmen. Sislerin arasında, durgun gölün tam karşısında bir otel. 
 
İskoçya’nın ve hatta dünyanın dört bir yanından düğün yapmak için buraya gelen insanlar varmış. Otelin biraz sağında fotoğrafta görünmeyen ufak bir kilise var, orda yapılan törenin ardından otelde devam eden bir kutlama. Nasıl muhteşem bir tören olduğunu hayal etmek çok zor değil.
 
Bir sonraki durağımız olan Stirling Kalesine varmadan, yolda İskoçya’nın ünlü ‘hairy cow’larından tanınmış sima Hamish’in evinde durduk. Kendisi çok yaşlı olduğu için, bizi kız arkadaşı Heather karşıladı. Uzattığımız havuç ve ananasları koca diliyle yakalarken, bu pozu verdi bir de.
 
Ve sonunda William Wallace’a da ev sahipliği yapmış olan, İskoçya tarihinde büyük öneme sahip Stirling Kalesi’ne vardık. Bu kale, stratejik bir savunma noktası olması ve İskoçların çok sevilen kraliçesi Mary the Queen of Scotts'un burada taç giymiş olması gibi birçok sebepten önem taşımakta imiş. 

İskoçya bağımsızlık savaşlarında İngilizlere karşı yapılan savunmada, geçilemeyen bir nokta olmuş Stirling. Vadiyi tepeden gören bir konuma sahip olması, düşmanların buraya yaklaşmaya çalışırken farkedilmelerini sağlıyormuş. Birkaç kere  el değiştirmiş, fakat kısa süre sonra tekrar İskoçlar tarafından ele geçirip, bir daha İngiliz'lerin eline geçmesindense yıkılsın daha iyi diye, kullanılamaz hale getirilmiş. Sonra 15.yy'dan itibaren yapılan geliştirmelerle bugünkü haline gelmiş. Burada da yarım saatte bir düzenlenen Guided Tour'lara katıldık. Rehber kalenin tarihi hakkında epey bilgi verdi, ama hem hepsi aklımda kalmadı, hem de amacımın dışına çıkıyor bundan fazlası. =) Yine de bir sonraki sefere belki bir not defteri de götürebilirim yanımda.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder